“Eskiden toksik huylarım vardı ama bu konuda kendimi çok geliştirdiğimi düşünüyorum. Toksiklik, insanın en çok kendisini yoruyor bence.”

“The girl next door” tabirini bilirsiniz. İşte onun erkek versiyonunu Kubilay Aka için kullanabilirsiniz. Kendisi, “the boy next door” enerjisiyle bütün stüdyoyu etkisi altına alalı daha üç dakika olmamıştı, sanırım biz çekime başlayalı da o kadar olmuştu. Kubilay ile daha önce çalıştığım için bu çekici enerjiyi tanıyorum ama diğerleri için yepyeni bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. İçindeki çocukla hâlâ barışık olan, onunla muhabbetini kaybetmeyen Kubilay, yüzde 20 çocuk olduğunu söylüyor, hatta herkese bunu tavsiye ediyor. 28 yaşındaki oyuncunun bu enerji akışında payı çok büyük, çünkü bütün iletişim kanalları açık. Mahallenin delikanlısı olduğu için de “ölüyorum, koş” desen koşup gelecek biri. Oyunculuktan öğrendiği empati yeteneği sayesinde olabilir bu tabii ki. “Sanırım en çok empati kurma konusunda kişisel gelişimime yardımcı oldu. Sürekli olarak bir senaryoda, ben olsaydım nasıl düşünürdüm ya da karakterim bu konuda ne düşünür veya karşımdaki karakterin duygusu ne olur gibi sorularla boğuştuğum için zamanla hayatta da, insanların ne hissettiği daha önemli olmaya başladı. Böyle bir pencere açtı diyebilirim ama bu sadece spesifik tek bir örnek. Birçok pencere açtı tabii ki bunun dışında da. Son dönemde bir de şu farkındalığım arttı kendi işimle ilgili olarak; oyuncu hakları. Şu an meslektaş olduğumuz büyüklerimizin bu konudaki çalışmalarını takip ediyor ve minnettar kalıyorum, fakat biz gençlerin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bu konularda farkındalık yaratmak adına diğer oyuncu arkadaşlarımla birlikte hareket edebilmek için elimden geleni yapmaya hazırım. Sendikaya üyeyim. Gelecekte daha aktif rol alabilmek, çalışmalara daha fazla destek verebilmek çok istiyorum.”