Call Me Mumsy sadece bir platform değil, aynı zamanda kadınları bir araya getiren güçlü bir topluluk diyebiliriz. Bu fikri hayata geçirirken hayal ettiğin noktayla şu an geldiği yer arasında bir fark var mı?

Açıkçası hiçbir şey hayal etmemiştim. Call Me Mumsy, hayatımın dönüm noktalarından birinde oluştu. Yeni bebek sahibi olmuştum. İsviçre’den Londra’ya yerleşmiştik. Eşim o zaman haftanın üç gününü, iş nedeniyle yurt dışında geçiriyordu. Dolayısıyla kendimi bambaşka bir şehirde, bambaşka bir evde, bir bebek, bir köpek ve tek başıma buldum. Türkiye’deki arkadaşlarımı arıyorum, fakat insanların benimle bütün günü geçirecek vakitleri yok. Dolayısıyla hayatımda ilk defa, çok yalnız kaldığım bir dönemdi. O postpartum döneminin yüzüme tokat gibi vurulduğu, fiziksel olarak yorgunluğunu hissetmediğim ama duygusal olarak çok yalnızlığını hissettiğim bir dönemdi. Eğer birileriyle konuşmazsam, bir şeyler yapmazsam, kafayı yiyeceğimi düşündüm. O zaman Instagram’da bir hesap açayım dedim ve böyle başladı her şey. Hiç kimseye de haber vermedim çünkü ne kadar özgür olursam o kadar rahat olurum diye düşündüm. İlk başta anneliğe dair içeriklerle başladım. Sonra dedim ki, ben deli miyim? Ben bu annelik temasından çıkmak istiyorum. Bunun üstüne takip ettiğim, beni eğlendiren ve kaçış hissi yaratan şeyleri paylaşmaya başladım. Birileri beni takip etsin, hesabım büyüsün, insanlara ilham vereyim gibi bir amacım yoktu. Zamanla büyüyen ve benimle genişleyen bir platform oldu.