
Nomad’ler dünyayı evleri olarak görür, sabit bir noktada durmaktan çok, bilinmeyeni kucaklamayı tercih ederler. Onlar yola çıkan değil, yolun kendisi olanlardır. Her adım; yeni bir deneyim, yeni bir bakış açısı, yeni bir başlangıçtır. Sınırlar ve etiketler onlar için bir anlam ifade etmez; kültürler arasında geçiş yaparken, yalnızca varoluşlarını özgürce ifade ederler. Her bir yolculuk, yalnızca mekan değil, zamanın da ötesine uzanır. Çünkü onlara göre ev, aslında taşınabilir bir kavramdır; yolculukları bir kimlik, her durak bir anlam taşır. Aslında asıl özgürlük, her yerde var olabilme şekli değil midir? Aidiyetleri “turist” olan 13 kişiyi dinliyoruz.

Genç, yetenekli, heyecanlı ve her zamankinden daha gerçek! Yeni neslin yükselen yıldızları, hem kariyerleri konusunda daha bilinçli hem de kim olduklarını asla gizlemiyorlar. Z Kuşağı, hatta bazı yükselenlerimiz için Alfa Kuşağı, “Beni olduğum gibi kabul edeceksiniz” diyor. Bu da tabii, bildiğimiz bütün ezberleri bozuyor. Yükselişte olan 20 yıldızın sesine kulak veriyoruz.

Bütün köklerini, alışkanlıklarını, doğup büyüdüğün memleketi bırakıp gitmek, yeni bir düzene kucak açmak, aidiyet kavramını yeniden inşa ediyor. İçinde bir tutam yas, bir tutam “yabancılık” barındıran kendini yeniden inşa etme hikayesidir bu.