Sanatta temsiliyet

Allora & Calzadilla’nın militarizm eleştirisinden Zanele Muholi’nin siyah beden politikasına, Elmgreen & Dragset’in koleksiyoner kültürüne dair ironik yorumlarından Natascha Sadr Haghighian’ın heterotopyalarına uzanan bir perspektifle, sanatın kimlikleri nasıl yeniden ürettiğini ve sorguladığını irdeliyoruz. Venedik Bienali, bu bağlamda, yalnızca estetik bir deneyim değil, aynı zamanda kimliklerin müzakere edildiği ve direnişin görünür kılındığı bir mücadele alanı olarak karşımıza çıkıyor.

SANATTA_TEMSILIYET4.png
SANATTA_TEMSILIYET2.png
SANATTA_TEMSILIYET.png
SANATTA_TEMSILIYET3.png

TEXT Azra Tüzünoğlu

Ters dönmüş bir tankın üzerinde koşan atletler, havuzda boğulmuş bir koleksiyoner, su altı kanallarında çıkış yolları arayan bir sanatçı, plajda kitap okuyanlar veya güneşlenenler, ya da halı motiflerini çöplerden üreten bir başkası... Fikirlerin, kimliklerin ve farklı gerçekliklerin sanatta temsiliyeti, yıllar içinde çok farklı formlar aldı. Venedik Bienali üzerinden kimlik ve aidiyet meselesine çeşitli örneklerle bakmayı hedefleyen bu metin, bireyselliğin yanı sıra, ülke kimliklerinin nasıl sunulduğuna ya da nasıl sunulmak istendiğine dair tartışmalara da odaklanıyor.

Kimlik; sosyal bilimler, kültür ve siyaset alanlarında sıkça tartışılan, çok boyutlu bir kavram. Sosyoloji, psikoloji, felsefe ve antropoloji gibi disiplinler, kimliği kendi perspektiflerinden ele alırken, bu kavram temelde “ben kimim, nereye aitim” gibi sorular üzerinden aynılık, aidiyet ve farklılıkları ifade eden bir olgu olarak genişler. Zygmunt Bauman, kimliği belirsizlikten kaçış projesi olarak görür ve onu sürekli bir arayış halinde olan bir kavram olarak tanımlar. Kimlik, bu anlamda, bireyin kendini tanıma ve tanımlama sürecinde, toplumla ilişkileri çerçevesinde şekillenen dinamik bir olgudur. Pierre Bourdieu’nün “habitus” olarak tanımladığı kavram ise, bireyin toplum ve dünyayla etkileşimlerini belirleyen, zaman içinde edinilmiş ve içselleştirilmiş eğilimler bütünü olarak açıklanabilir. Bourdieu’ye göre habitus, kişinin kimliğini oluşturur ve kişinin sahip olduğu şey değil, bizzat kişinin kendisidir. Kimlik, sosyolojide merkezi bir kavramdır ve bireylerin kendilerini nasıl algıladıkları ile toplum içinde başkaları tarafından nasıl algılandıklarına dair farklı teorilerin çatıştığı bir alandır.

Giriş yapın

İçeriklerimizi okumak için giriş yapın

Hesabınız yok mu? Üye Ol