Seks, kapitalizm ve rock’n roll
Günümüzde cinselliği, toplum için metalaştırılmış bir performans alanı olmaktan çıkarıp derin bir insani deneyim olarak keşfetmek mümkün olacak mı?











TEXT Ece Balekoğlu
Pazarlama, reklam ve kültür endüstrilerinin belki de en dokunulmaz altın kuralına pek çoğunuz aşina olmalısınız: “Sex sells”. Biraz daha açmamız gerekirse, cinsellik her zaman satar. Özetle; şirketin piyasaya sunduğu ürünü, cinsellikle bağlantılı şekilde pazarlamasının ürünün satışını artıracağını öne süren bu fikir, ekonomik faydacılığın ötesinde bir toplumsal tespitin de kapılarını açar. Seks elbette satar; ancak sattığı kadar planlanır, pompala- nır, sorgulanır ve hatta bazen yasaklanır.
Cinsellik ve kapitalizm, ikisinin de temelinde haz yatması açısından sahiden de kardeş kavramlardır. Öte yandan birbirlerini nasıl etkiledikleriyse daha karmaşık bir tartışmanın konusu. Kapitalizm, bireylere sürekli bir haz vaat ederek onları sistemin içinde tutarken aynı zamanda, onları bu hazzı özgürce deneyimlemekten de alıkoyan yapılar kurar. Bu “çok özel” deneyimin zaman, aile, nüfus, para, statü, toplumsal normlar ve daha birçok etkenin gölgesinde ne kadar özel kaldığı, hatta tamamıyla bireysel olup olmadığı bile soru işareti haline gelir.
Giriş yapın
İçeriklerimizi okumak için giriş yapın