Erzurumlusun ve orada yaşıyorsun. Kayak sporuyla ilgilenmen de oraya mı dayanıyor? Evet, tabii ki. Babamdan dolayı aslında. Çünkü Erzurum, coğrafi olarak buna uygun bir yer ve genelde aileler hafta sonları Palandöken’e kaymaya çıkar. Babam da bu vesileyle, daha biz doğmadan önce de, kendi ailesiyle hafta sonları hobi olarak hep kayağa çıkarmış. Annemle evlenip ben ve kız kardeşim dünyaya geldikten sonra bizi de alıştırdı ve hafta sonları bir etkinlik olarak kayağa çıkmaya başladık.

Çocukken de bu mesleği mi yapmayı hayal ediyordun? Evet, bunu küçükken tahmin edebiliyordum. Spor yönümün ağır bastığının farkındaydım ama işin bu kadar ileriye gideceğinin farkında değildim. Hedefleri koyuyoruz ama hayatta tahmin edemezdim, bu noktaya geleceğimi çocukken. Ben her zaman biraz afacan, yerinde durmayan bir çocuktum. Vücut özelliklerim de, kayakla atlama branşına çok uygundu. Gerçi bunu da sonradan öğrendim. Başlarken bunu bilmiyordum. Özetle, sıfırdan bir şey inşa ettik. Bu Allah’ın bana vermiş olduğu bir yetenek, fiziksel özellik aynı zamanda.